GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : - Ömer Teker ve ailesi - Kızı Fatma Eylül'den makyaj yaptığı görüntü (arşiv) - Kızı Fatma Eylül'den kitap okuduğu görüntü (arşiv) - Ömer Teker'in konuşması Marmara depreminin ardından yerleştiği Adıyaman'da yeniden depremi yaşadı - İlk kez 1999 yılında İstanbul'da depremle yüzleşen Ömer Teker, deprem korkusunu yaşamamak için yerleştiği memleketi Adıyaman'da bu sefer de eşi ve 3 çocuğuyla depreme yakalandı - Depremzede Teker: - "Evlendikten sonra sürekli deprem olsa nereye kaçarız diye düşünmeye başladım. Bu psikolojiyle yaşayamayacağımı anlayınca da eşimle memlekete, Adıyaman'a yerleşmeye karar verdik, depremden kaçmaya çalıştık ama olmadı" ANKARA (AA) - FATMA SEVİNÇ ÇETİN - 1999 Marmara depremini İstanbul'da yaşayan Ömer Teker, evlendikten sonra deprem korkusu yaşamamak için yerleştiği Adıyaman'da eşi ve 3 çoğuyla yeniden depreme yakalandı. Teker ailesi, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlere Adıyaman'daki 2 katlı evlerinde yakalandı. Evlerinin yıkılmasıyla enkaz altında kalan aile, yaklaşık 1 saat sonra kendi çabalarıyla dışarı çıkmayı başardı. Yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Ömer Teker, depreme eşi ve 3 çocuğuyla yakalandıklarını belirterek, "Sarsıntının etkisiyle koltuklar havaya kalktı. Hemen içeri koştum ve ailemi dışarı çıkarmak için demir kapıyı açmaya çalıştım ama sarsıntı o kadar fazlaydı ki evin içinde savrulmaya başladım. Depremin şiddetiyle evin mermer zeminin ayrıldığını gördüm." diye konuştu. Sarsıntıdan sonra çok yüksek bir ses duyduklarını ve ardından da 2 katlı evlerinin üzerlerine çöktüğünü anlatan Teker, soba ve demir kapı sayesinde yaşam üçgeni oluşturarak hayatta kaldıklarını ifade etti. Enkaz altında hayatta kalma mücadelesi verdiklerini ve çocuklarının çok korktuğunu söyleyen Teker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çocuklar şoke olmuştu. Fatma Eylül'ün üzerinde bir ıslaklık olduğunu hissettim ama korktuğu için altına yaptığını düşündüm. Üzerimize devrilen tuğlaları kırıp ufak delik oluşturdum ve dışarıya bağırdım. Çıkabileceğimiz şekilde aralık yaptık, önce çocukları enkazdan çıkardık. Kızım 'baba acıyor' dedi ama bir yeri çizildi sandım, hiç sobanın üzerindeki kaynar suyun döküleceği aklıma gelmedi." - "Yalın ayak 6 kilometre uzaklıktaki hastaneye hiç durmadan koştum" Enkazdan sağ salim kurtulduklarını söyleyen Teker, ailesiyle muhtarlığa sığındıklarını dile getirdi. Can havliyle herkesin dışarı çıktığını belirten Teker, şöyle devam etti: "Bir an gözüm Fatma Eylül'e takıldı, sabit bir yere baktığını fark ettim. Üzerindeki battaniyeyi kaldırdığımda vücudundan buharlar yükselmeye başladı. Kızımın vücudunun tamamı neredeyse yanmıştı. Ayağımda ayakkabının olmadığını bile fark etmeden, yalın ayak Fatma Eylül'ü kucağıma alarak 6 kilometre uzaklıktaki hastaneye hiç durmadan koştum." Kızına ilk müdahalenin Adıyaman'daki hastanede yapıldığını ve vücudunun yüzde 42'sinde ikinci derece yanık oluştuğunu aktaran Teker, ertesi gün ambulans uçakla Ankara'daki Bilkent Şehir Hastanesinde yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığını söyledi. Teker, kızının bugün ameliyata gireceğini ve bacağından deri alınarak yanan kısımlara nakledileceğini söyledi. - "Hiçbir zaman umudumuzu kaybetmedik" Yaşanan zorlu sürecin ardından halen umutlarını yitirmediğini belirten Teker, şunları kaydetti: "Ben 1999 Gölcük depremine İstanbul'da yakalandım. Evlendikten sonra sürekli deprem olsa nereye kaçarız diye düşünmeye başladım. Bu psikolojiyle yaşayamayacağımı anlayınca da eşimle memlekete, Adıyaman'a yerleşmeye karar verdik, depremden kaçmaya çalıştık ama olmadı. Belki her şeyimizi kaybettik ama hiçbir zaman umudumuzu kaybetmedik. Kızımın tedavisi biter bitmez çocuklarıma o eski yuva sıcaklığını tekrar kurmak istiyorum."