Özgürlüklerin, bağımsız yargının, hukukun olduğu, demokrasi ile yönetilen ülkelerde, Halkın iradesini temsil eden parlamentolar, meclisler, Bağımsız ülkelerde en yüce makamlardır. Ülke tamamen onların çıkardığı yasalarla yönetilir.

    Parlamentoların, meclislerin, olmadığı, göstermelik olduğu ülkeler, demokrasi ile yönetilmeyen, bütün yetkilerin tek kişinin elinde olduğu, ülkeyi tek kişinin yönettiği, özgürlüklerin, hukukun olmadığı OTOKRATİK ülkelerdir. Bunun dünyada birçok örnekleri vardır.

   Ülkemiz, Kurtuluş Savası ile bağımsızlığına kavuştuğu tarihi günlerde, Bu kutsal savaşı yöneten zaferle, taçlandıran MUSTAFA KEMAL ve Arkadaşları, Cumhuriyeti kurmadan önce Halkın iradesini temsil edecek, ülkenin hangi yönetimle yönetilmesine karar verecek meclisin öncelikle kurulmasına ortaklaşa karar verdiler.

0cad7f87-5c8f-4ff1-9e1c-59d3fe4a92f7.jpg

    23 Nisan 1920 tarihinde CUMHURİYETİN temelleri atılarak TBMM’nin kurulduğu ilan edildi. Meclisi oluşturacak üyeler, bütün illerde o günün koşulları, imkânları ölçüsünde, seçilerek ANKARA’YA gönderildi. DERSİM ilini tem silende, DİYAP AĞA seçilerek ANKARA’YA gönderildi.

   Seçilerek Ankara’ya gelen meclis üyeleri, Ankara’da bugün tarihi eser sayılacak ilk Binasında toplanarak, Meclis Başkanı seçimleri yapıldı. İlk Meclis Başkanlığına, MUSTAFA KEMAL seçildi.

  Aynı kurucu Meclis, topyekûn üyelerin çoğunluğu ile CUMHURİYETİN kurulmasına karar verdi. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edilerek, Ülkemiz. TÜRKİYE CUMHURİYETİ adını aldı.

  23 Nisan 1920 Yılında açılan TBMM( TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ, bu yıl 23 Nisan günü 100 yüzüncü yılını doldurdu.

   Bir Asrı, geride bırakan ülkemizin, Cumhuriyetimizin, tarihi bir günü, bütün dünyaya yayılan büyük bir salgın dolayısı ile ona layık olacak bir coşku ile kutlanamadı. Dünyayı kasıp kavuran CORONA tehdidinden dolayı, alınan tedbirler sonucu okullar, sokaklar boş kaldı. İnsanların evlerinden çıkmamaları en önemli koruyucu salgını önleyici tedbir oldu.

   ATATÜRKÜN, çocuklara aman et ettiği, hediye ettiği, Adı, 23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI konulan 23 Nisan Çocuk Bayramı,100.’cü yılında sokağa çıkması yasaklanan, çocuklar tarafından büyük bir coşku ile kutlanamadı. Bunun üzüntüsünü yaşayan çocuklar, ellerinde bayrakları, evlerinin penceresinden, balkonundan, İstiklal Marşını okuyarak bayraklarını sallayarak bayramlarını kutladılar.

    İlimizde de evlerine kapanan, çıkmaları yasaklanan çocuklar, bayramlarını kutlayamadılar. Sayın Valimiz Çocuklara hitaben yayınladığı mesajında ,’gelecek, yıllarda, bayramlarda, daha büyük bir coşku ile ülkemizin geleceği sizlerle, meydanlarda, buluşacağımızı Ümit ediyorum. Diyordu.

   Anılarda, eski yıllarda, 23 Nisan ÇOCUK BAYRAMI, çok büyük bir coşku ile kutlanırdı. Okullarda günlerce hazırlıklar yapılırdı. Okullar sınıflar, bayraklarla Atatürk posterleriyle, süslenirdi.  Bayram günü bütün şehirde büyük bir coşku yaşanırdı. Hemen her evde, bayrama katılan çocuklarla beraber aileleri de çocuklarının sevincini paylaşmak için bayrama katılırlardı. Bazı bayram kutlamalarında, Mevsim itibariyle yağışlı soğuk günlerde, çocuklar, ince önlükleri, altında törenlerin, bitmesini, saatlerce beklerken üşürlerdi.

    Günlerce hazırlığı yapılan bayramlar, coşku içinde kutlanırdı. İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan kutlamalarda, Şiirler okunur, çeşitli oyun gösterileri yapılırdı. Valiler günün anlam ve önemi üzerine birer konuşma yaparlardı. Bütün okullar, merasimle geçit törenine katılırlardı. Birkaç kez de törenleri sunmayı bana vermişlerdi. Törenleri ben sunmuş. Yönetmiştim.

    Günlerce süren bayram hazırlıkları çocukları yorar, bıktırırdı. Çocuklar, yaşlarına, sınıflarına bakılmadan asker gibi eğitilir. Yürütürdü. Vali ile birlikte bütün protokolün yer aldığı bayram merasiminde çocukların, geçit töreninde, öğretmenleri gibi uygun adımlarla yürümeleri istenirdi. Bir yıl bayram kutlaması geçit töreninde, uygun adımlarla yürünmediği için günün Valisi,  Milli Eğitim Müdürünü uyarmıştı. 6, 7 yaşındaki çocukların uygun adımlarla yürümeleri istenmişti.

   O yıllarda bir öğretmen olarak bu hazırlıklara isyan etmiş. Öğrencilerimi bayram hazırlıklarında yormamıştım.

      +   +

  CORONA Canavarının kalleşçe saldırısından korunmak için evlere hapsedildik.  Gazete dağıtımında bazı zorunlu işlerin takibi için Gazete yerime gittim. Bir zamanlar, araba taşıt yoğunluğundan geçilmeyen sokaklar bon boştu. Şehrin, günün her saatinde, dolu olan tarihi HERGELEN MEYDANI ile SEYİT RIZA PARKI adeta boştu. Sokaklarda boştu. Sanki bir savaş sonrası şehirlerin sokakları, meydanları parkları gibiydi. Evimizin önünde Sayın Valimizin eseri olan ünlü MAMEKİ PARKI, bütün güzelliğine rağmen savaş öncesi günün her saatinde dolup taşarken, Şimdilerde, yalnızlığı yaşıyordu. Havada bulutlar uçuşurken temizlenmiş gökyüzünün resmini yansıtıyorlardı. Komşumuz Hıdır Bey Balkondan gökyüzüne bakarak, ’Hocam, bak gökyüzü tertemiz olmuş. Artık ozon tabakası delinmez. Dünya kurtuldu’ Diyordu.

    Elimde poşeti gören yavru köpek, etrafımda dolanarak âdete bir çocuk gibi bana yiyecek ver diyordu. Ev için aldığım etlerden çıkarıp verdim. Büyük bir köpek koşarak geldi. Sakın dokunma dedim. Yavrunun başında adeta oturdu, durdu. Onun yemesini, Seyretti. Bu manzara beni çok şaşırtmış, sevindirmişti. Ödül olarak çıkarıp büyük köpeğe de et verdim. Yemesini seyrettim. Her halde onlarda sokakların boş kalmasından, yalnızlığından haberdar, şaşkınlardı.

   Sağlıklı Özgürlükçü, nice yıllara. 

80293dbe-ac5d-4fe5-bebb-24b2e09e2e1b.jpg8888888888888.jpg