KARS (AA) - CÜNEYT ÇELİK - UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki Ani Ören Yeri'nde, tarihi eser ve kalıntıların gün yüzüne çıkartılması amacıyla başlatılan kazı çalışmalarında kadınlar önemli rol üstleniyor.
Kars'ta Arpaçay Nehri'nin geçtiği vadide yer alan, 884-1045 döneminde Bagratlılar, 1045-1064 döneminde Bizanslıların yönettiği Ani, 16 Ağustos 1064'te Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından fethedildi.
Yaklaşık 100 hektarlık alana kurulan, tarih boyunca Bagratlı Hanedanlığı, Bizans, Büyük Selçuklu, Gürcü Krallığı, Moğollar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Osmanlı Devleti'nin hüküm sürdüğü Ani Ören Yeri'nde geçmişte Hristiyan ve Müslümanlar yan yana yaşadı.
Tarihte Kafkaslar'dan Anadolu'ya ilk giriş kapısı olma özelliği taşıyan ve 11. ile 12. yüzyıla ait Türk-İslam mimarisi eserleriyle de öne çıkan Ani, 2016'da UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne dahil edildi.
- Kazılarda 34 kadın görev alıyor
Ani'de 1892-1893 ile 1904-1917 yıllarında Nikolai Yakovleviç Marr, 1944'te Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten, 1964-1967'de Prof. Dr. Kemal Balkan, 1989-2005'te Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı, 2006-2010'da Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu, 2011-2018'de Prof. Dr. Fahriye Bayram başkanlığında yürütülen kazılar, 2019 yılından bu yana Doç. Dr. Muhammet Arslan başkanlığında devam ediyor.
131 yıl önce başlayan kazılar, bu sezon bilim insanları, sanat tarihçiler, arkeologlar, mimarlar ve öğrencilerden oluşan 54 kişilik ekiple, Ani'nin saklı tarihinin gün güzüne çıkartılması için sürüyor.
Kazı çalışmalarına destek veren akademisyen ve öğrencilerden oluşan 34 kadın, burada bulunan parçaları temizleyip birleştiriyor.
Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Arslan, AA muhabirine, 2023 yılında Ani Ören Yeri'ndeki kazı ve koruma çalışmalarının, 18 üniversiteden bilim insanları, öğrenciler ve sanat tarihçileriyle devam ettiğini söyledi.
"Ani sadece toprak üstündeki anıtsal eserleriyle veya kazılıp ortaya çıkartılmamış kalıntılarıyla değil taşınır nitelikteki küçük buluntularıyla da Orta Çağ'ın sosyal ve sanatsal hayatı hakkında bizlere önemli ip uçları veren bir ören yeri." diyen Arslan, kazı alanında bulunan eserlerin titizlikle incelenip işleme tabi tutulduğunu belirtti.
Arslan, kazı evindeki laboratuvarda öğrencilerle birlikte alandan çıkan küçük taşınır nitelikteki buluntuların hem restorasyonu hem de belgeleme ve envanter çalışmaları yapıldığını anlattı.
- "Buluntuların oldukça zengin olduğunu söyleyebiliriz"
Kazı alanında çıkan buluntulara ilişkin Arslan, şunları kaydetti:
"Ani'deki küçük nitelikteki buluntuların oldukça zengin olduğunu söyleyebiliriz. Kazılarımızda, hem taş malzeme, pişmiş toprak hem de metalden, ahşaptan, kemikten yapılmış çok sayıda küçük buluntuyla karşılaşabiliyoruz. Bu eserler kazı evi laboratuvarında temizlendikten sonra ihtiyacı varsa restore edildikten sonra belgelenip envantere alınıyor. Sergi niteliği taşıyan eserler de Kars Müzesi'ne teslim edilerek sergilenmesi sağlanıyor."
Kazı ekibinin çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu ve Ani'deki tarihin gün yüzüne çıkması için fedakarca çalıştıklarını dile getiren Arslan, "Kadınlarımız her zamanki fedakarlıklarıyla hem kazı alanındaki ağır sayılabilecek işlerde hem de kazı evindeki laboratuvarımızdaki ince nitelikteki işlerde her zaman ön plandalar. Kazılarımız 2021 yılından itibaren 12 aylık kazılar statüsüne dahil edildi. Kars'taki iklim şartlarından dolayı yılın tamamı arazide olamıyoruz. Özellikle mevsimin iyi olduğu mayıs ve ekim ayları arasında arazideki çalışmalar devam ederken diğer mevsimlerde de kazı evimizdeki laboratuvarda sürdürüyoruz." ifadesini kullandı.
- "Ani'de bir tarihin ortaya çıkartılmasına vesile oluyoruz"
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğrencisi Hanne Yıldız da Ani Ören Yeri'ndeki kazı çalışmasına katılmanın kendini gururlandırdığını belirtti.
Önemini bildiği için Ani Ören Yeri'ne gönüllü olarak geldiğini anlatan Yıldız, "Burada takım arkadaşlarımla kazı alanından laboratuvara, temizliğinden her işi kendimiz yapıyoruz. Ani'de bir tarihin ortaya çıkartılmasına vesile oluyoruz, bu hepimiz için çok güzel ve gurur verici bir şey. Daha önce müzelerde gördüğümüz eserleri burada toprağın altından çıkartıp dokunuyor olmamız çok heyecan verici." diye konuştu.
Ani'ye daha önce turist olarak gelen Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencisi Zehra Betül Alkılınç ise "Ekibimizin çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. Onlarla birlikte çalışıp köklü tarihe sahip şehrin mirasına katkı vermekten gurur duyuyoruz." dedi.