Bilindiği üzere Aleviler, geride bıraktığımız seçimlerde HDP’ye yönelik bir teveccühte bulunmuş ve bunun, HDP’nin barajı geçmesinde hiç de azımsanmayacak bir etkisi olmuştu. Kanaatime göre böylesine bir yönelişte bulunmalarının iki temel nedeni vardı: 1) Tayyip Erdoğan ve AKP’nin Sünni refleksler ile hareket etmesinin Alevi kamuoyunda yaratmış olduğu tepki, 2) Bununla da ilgili olarak hükümetin IŞİD’e sunduğu “iddia edilen” desteği.

Özellikle de Suriye’de IŞİD tarafından gerçekleştirilen katliamlar genelde Türkiye, özelde ise Alevilerce büyük bir hassasiyetle takip edilmekte. Bununla birlikte Alevilerin IŞİD tarafından gerçekleştirilen katliamları farklı bir saik üzerinden okuduğunu söyleyebiliriz ki o da, Alevi olan Esad ve Suriye topraklarının büyük bir IŞİD kuşatması altında olmasıdır. Demem o ki Aleviler, Esad ile kendi aralarında inanç yönünde bir bağlantı kurarak, hem IŞİD hem de ona sunduğu destek ile gündeme gelen Türkiye’deki “çevrelere” hiç olmadığı kadar büyük bir mesafe ile bakmakta.

Bunların yanı sıra en son Kobane’de yaşananlar ve YPG kontrolündeki Kürt güçlerinin IŞİD’e karşı sergilemiş olduğu mukavemet ile kazandıkları başarılar, Aleviler açısından olumlu bir okumaya tabi tutularak Kürtler ile duygusal bir yakınlaşmayı beraberinde getirdi. Bu gelişmelerin hemen akabinde meydana gelen seçim ve haddizatında Alevilerce Erdoğan ve AKP’ye duyulan öfke Aleviler açısından “rasyonel” bir okumaya tabi tutularak HDP’ye yönelinmesinde doğrudan bir etkiye sahip oldu. Öyle ki sadece Aleviler değil, Erdoğan ve AKP karşıtı tüm cephede de HDP’nin baraj altında kalması durumunda diğer partilerin aldıkları oyların hiçbir etkisinin olmayacağı malumun ilanı olarak dillendirilmekteydi. Tabloyu bu şekilde okuyan bir kısım CHP seçmeninin de (hattâ MHP) HDP’ye oy verdiğini böylelikle görmüş olduk.

Uzun bir süreden beridir Alevi tabanı içerisinde alan yaratmaya çalışan Kürt siyasetinin, yapılan son seçimlerde tarihinde hiç olmadığı kadar, Alevilerden oy aldığını söyleyebiliriz. Ben, HDP’ye verilen oyların azımsanmayacak bir kısmının düne kadar CHP’ye oy veren Alevilerden geldiği fikrindeyim. HDP de bunun farkında olmalı ki, seçimlerde kendisine rağbet eden bu Alevi seçmen kitlesini gelecek vizyonu için, seçmeni yapma arayışı içerisine girmiş bulunmakta. Fakat yakın bir süre önce meydana gelen önemli bir gelişmenin bu anlamda bir kırılma yarattığını görmekteyiz. O da, HDP’li iki Alevi milletvekilinin kendilerine getirilen bakanlık tekliflerini kabul ederek bugün bakan olmalarıdır.

AKP’nin bu hamlesinin hiç de tesadüfî olmadığını, söz konusu bakanlık tekliflerini getirmeden önce meydana gelen bir gelişme ışığında okuyabilmek mümkün. Malumuz, Davutoğlu yakın bir süre önce Alevi temsilcileriyle bir kaç toplantı düzenledi. Buradaki niyet, her zaman olduğu gibi, bu kez de gerçekleştirecekleri bakanlık hamlesi öncesinde Alevi kamuoyunun nabzını tutmaktı.

AKP’nin hem MHP hem de HDP’nin oylarını düşürmek üzere bir siyaset izlediği inkâr edilemez bir gerçek. Bundan ötürü AKP, HDP’ye yönelik gerçekleştirdiği siyasi operasyonların bir ayağı olarak Alevileri HDP’den koparma arayışı içerisine girmiş bulunmakta ki, HDP’den bakanlık için bu iki Alevi milletvekilinin tercih edilmesinin söz konusu operasyonlarla yakından bir ilişkisi var. Çevreden gözlemlediğim kadarıyla, HDP’ye oy veren bir kısım Alevi rotasını tekrardan CHP’ye yöneltmiş bulunmakta. Anlaşılan o ki bunda, HDP’nin getirilen bakanlık tekliflerini kabul etmesinin doğrudan etkisi olmuşa benziyor.

Diğer bir husus ise, yazı içerisinde bahsetmiş olduğum gibi HDP’nin baraj altında kalmasının bir ölüm- kalım meselesi olarak algılanmasıydı. HDP’nin seçimlerde yüzde 13 almasının gelecek seçimler için bir rehavet havası oluşturup oluşturmayacağını şimdiden söylemek pek mümkün değil ama bu yönde eğilimlerin olduğu da yer yer görülmekte. Daha doğrusu “nasıl olsa barajı aşıyor, en iyisi mi ben tekrar CHP’ye oy vereyim” diyen bir seçmen profili gözle görülür bir hâl almaya başladı. Bu durum HDP’nin baraj altına indirilmesine neden olacaksa AKP tarafından da desteklenir gibi. Tabii tablonun bir de CHP açısından okunması var. Acaba CHP niceliksel bir oy artışını mı, yoksa geçen seçimlerde olduğu gibi sarayın ve AKP’nin planlarını bozacak niteliğe etki edici bir hamleyi mi tercih edecek?

Ayrıca farkındaysanız eğer, bugün artık Suriye’de yaşanan sıcak gelişmeler ve IŞİD’in sergilemiş olduğu vahşet ilk günlerde olduğu gibi Türkiye kamuoyu ve basınının gündeminde değil. Böylesine bir tablonun oluşmasında AKP’nin doğrudan bir müdahalesinin olduğu ve Suriye’yi Türkiye’nin iç siyasetinden –en azından şimdilik– uzak tutmak gibi taktik bir hamle içerisine girdiğini söyleyebiliriz. Yaşanılanlar bize, Türkiye’de tırmanan şiddetin önünü açmak ve böylelikle de PKK’yi hem bu şiddetin bir aktörü hem de Suriye’deki performansını Türkiye’ye kanalize ederek olası bir IŞİD saldırısı karşısında geriletmek amacı güdüldüğünü göstermekte. Bununla beraber, bir yandan da, düne kadar PKK’nin IŞİD’e karşı sergilediği mücadele ile Kürtlerin maruz kaldıklarından ötürü yaşadıkları mağduriyetin IŞİD karşıtı Türkiye halkı nezdinde oluşturduğu “teveccüh” ve empatinin önüne geçilmesine çalışılmakta. Netice olarak da, bugün meydana gelen çatışmalarla PKK tekrardan kriminalize edilerek, her defasında örgütle arasında bir ilişkisinin olduğu iddia edilen HDP de hedef hâline getirilmekte.

Bu tabloya bakarak, Alevilerin yeniden CHP’ye doğru bir yöneliş içerisine girdiklerini söyleyebiliriz. Önümüzde takribi olarak iki aylık “olası” bir seçim süreci var ve HDP’nin bu cepheyi nasıl toparlayacağı açıkçası büyük bir merak konusu! Bitirirken şu soruyu sormak da yerinde olur: Acaba bütün bu gelişmeler Erdoğan ve AKP’nin de ötesinde, olası bir Alevi- Kürt yakınlaşmasını sistemin bekası açısından tehlikeli gören devlet aklının bir müdahalesinin ürünü mü?