ALDIRMA GÖNÜL

 

Sabahattin Ali, 1907’de Gümülcine'de doğdu. Kısa denilebilecek bir yaşamı oldu; 41 yaşında aramızdan çekip aldılar. Ölümünden bu yana 72 yıl geçti. Yalnız Türkiye'nin değil, dünyanın en değerli edebiyat adamlarından biri Sabahattin Ali. Nazım’ın deyimiyle 70’den fazla dünya dilinde yazıları okunuyor. Toplumun yaşamını en iyi anlatan yazarların en başında gelir. Ondan insana ve topluma nasıl bakılması gerektiğini öğrendik. Okurken alır sizi çocukluğunuzun çileli yaşamına kadar götürür. Aaaa bizde Sabahattin Ali'nin anlattığı gibi yaşadık dersiniz.

Yükseköğrenimini Almanya'da yapan bu sanatçı, yurdun değişik yerlerinde Almanca öğretmeni olarak görev yapar. Görev yaptığı yerlerden esinlenerek halkın dramatik yaşamını anlatan öyküler yazar. Bunlar çok etkili olur, okuyucuyu derinden etkiler. Kısa sürede Türkiye'nin en etkili sanatçıları arasına girer. Yazdıklarından dolayı halktan yana her sanatçı gibi çıkar çevrelerinin hışmına uğrar. Konya, Aydın ve Sinop cezaevlerinde yatar. Önceleri romantizm akımından esinlenen Sabahattin Ali, Nazım'la tanıştıktan sonra toplumsal gerçekçi akıma yönelir.

Hem şair olarak, hem de yazar olarak değerli eserlere imza attı. Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna...gibi romanları, şiirleri ve öyküleriyle okuyucuların gönlünde taht kurdu. Kuyucaklı Yusuf Türkiye'nin en iyi romanları arasındadır. Gerek anlatımı, gerekse kurgusuyla insanı çekip kendi evrenine alır. Bir aşk ekseninde kasaba yaşamını çok iyi anlatır. Kasabanın varlıklı kesimleri yoksullara ve arkasızlara karşı tavrı insanı isyan ettirecek kadar acımasızdır. İşte bu haksızlığa hayır diyenlerin romanıdır Kuyucaklı Yusuf. Diğer iki romanı da insanı okurken hemen etkisi altına alıverir.

Çok değerli, edebiyatımızda iz bırakan şiirler de yazdı. Dağlar ve Rüzgâr adlı kitabında birçok güzel şiirine rastlayabiliriz. Şair olarak anılmamasına rağmen çok nitelikli şiirler yazdı. Bu şiirlerinin birçoğu okuyucuların ezberindedir. Şiirleri okurken o coşkuyu, gürül gürül akan bir su gibi içinizde hissedersiniz. Halkı ve onun yaşamını gerçekçi bir şekilde verdiğinden dayanılmazlığı görürsünüz, yaşamın yeniden ele alınıp değiştirilmesi gerektiğini düşünürsünüz. Bu güzel şiirlerden hemen hemen tamamı Ruhî Su, Zülfü Livaneli, Grup Yorum, Ahmet Kaya...gibi sanatçılar ve müzik grupları tarafından bestelenip milyonlara ulaştırılmıştır.

Romanları Reşat Nuri'nin Çalı Kuşu ile birlikte en çok okunan kitapları arasında yer alıyor. Okumayı ondan öğrendik, aidiyet duygusunu ondan öğrendik,  sömürüsüz bir dünya kavgasını ondan öğrendik. Ölümünden sonra geçen uzun zamana rağmen en çok okuyucu bulan edebiyat adamıdır. Yolda, belde, otobüste, trende onun kitaplarını okuyan gençler görürsünüz. Gençlerin bu kitaplara yönelmesi edebiyatımız açısından umut verici. Kuyucaklı Yusuf adlı romanı filme de alındı, hikâyelerinden bazıları da film olarak gösterildi. Bu saydıklarımız onun büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir.

Aziz Nesin ustayla beraber Marko Paşa’yı ne güçlüklerle çıkardığını biliyoruz. Arka arkasına biri kapatılıp biri çıkarılıyor Marko Paşa'nın. O günün koşullarında 60 binlere yükseliyor Marko Paşa'nın tirajı. Dönemin okuryazar kesimi ve aydınları bu dergiye çok önem veriyor. Başka dergilerde de yazıyor Sabahattin Ali. Yurt ve Dünya, adımlar...gibi dergilerde de yazıları yer alıyor. Yazdıklarının içeriği dolu, halkın sorunlarını işleyen, çözüm yolları arayan düşünce yazıları. Marko Paşa adlı kitabında nasıl bir aydınlık düşünceye sahip olduğunu görebilirsiniz.

Yaşamının son günlerinde yazamaz ve ekmek parasını çıkaramaz hâle getirilmişti. Kolay değil eve ekmek parası götüremeyecek duruma getirilmek. Bu yüzden hiç anlamadığı işlere girişti. Kamyonculuk yapmaya çalıştı, bir yazarın düşürüldüğü duruma bak? Böyle yetenekli bir yazar el üstünde tutulmalıydı. En sonunda bir dağ başında Ali Ertekin adındaki insan kaçakçısı tarafından kafasına sopayla vurularak öldürüldü. Bunu Ali Ertekin bir ifadesinde millî duygularım galeyana geldi diyerek kendisi açıklar. Sabahattin Ali’nin halkla bağlantısını koparabileceklerini sanıyorlardı ama koparamadılar; şimdi en çok okunan yazarlarımızdan. Onun eserlerini okumak daha güzel, daha yaşanılası bir dünyaya inanmaktır. Sosyalist aydınlarımızın en önde olanlarındandı; eserleri ve değerli anısı önünde saygıyla eğiliriz.