Mevsimle birlikte yaklaşan yılbaşına, ziyafet olsun i isteyen acımasız doğa katilleri, yine sahnede olacaklardır.
    Hafta sonu, güneşli bir gündü. Bağdaydık. Karşı köyün merasında, silah sesleri geliyordu. Anlaşılan, doğa katilleri katletmek için yine iş başındaydılar. Her patlayan silah sesinin, doğada bir cana kıyılmak için sıkıldığı belliydi. Çok üzülmüştüm. Doğayı korumakla görevli Haydar Beyi, aradım. Ekipleri, alanlarda kontrollerini sürdürüyorlarmış. Kavuşturabilirlerse ekipleri silah seslerinin geldiği bölgeye yönlendirebileceklerini söyledi. Ekiplerin, her iki vadide, ihbar gelen alanlarda, kontrollerini sürdürmeleri, beni sevindirmişti. 
    Silah seslerinin geldiği bölgede, giderek azalan, nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalan kınalı keklik, bıldırcın, tavşan, bulunurdu. Bir zamanlar sürüyle, çevremizde, doğamızda olan bu güzelim, canlılar, ne yazık ki katliamlar sonucu, giderek tükenme, yok olma, sınırına gelmiş bulunmaktadırlar. Önlemlerimizi almazsak, bunları, doğa katillerinden koruyamazsak, yok olup gideceklerdir. Çocuklarımız, gelecek nesiller, doğamızı süsleyen, zenginleştiren bu güzellikleri göremeyeceklerdir. Mahrum kalacaklardır. 
      Doğamızı süsleyen, zenginliğinde, payı olan bu canlılara, kıymak, çağımız insanı için resmen vahşettir. Katliamdır. O güzelim canlıları, katletmekten zevk alan, hatta bunu da spor sayan, insanım. Diyen katiller, resmen insan değiller. Canavarlardır.
   Doğa katliamının teşvikinde, devletin de, önemli ölçüde payı bulunmaktadır. Her yıl, DERSİM Coğrafyasında, avlanmaya açık alanların belirlenmesi, belirlenen alanlarda, her türlü avlanmanın, yapılabileceğinin izni, bu katliamlara yol açmaktadır. Silah sesleri üzerine aradığım, Doğadan sorumlu Haydar Bey,’ ‘Hocam o bölge, ava, açık bölgedir.’ Dedi. Bu ifade’ o bölgede avlanmak serbesttir. ‘Demektir. Devlet bu izni verirse, avcılık adı altında doğayı katletmek isteyen doğa katilleri, silahlarını kuşanarak koşarak giderler. Serbest bölge olduğu için, kaç katliam yaptıklarını sayacak görevliler de olmadığından katledebildikleri kadar katlederler. Canavarlıklarını, KAHRAMANLIK olarak sosyal medyada yayınlarlar. Yaptıkları da yanlarına kar kalır.
   DERSİM Doğası, yalnız DERSİMİN değil, ülkenin de önemli bir doğa hazinesidir. Başka coğrafyada bulunmayan, endemik türlerin olduğu bir coğrafyadır. Ülkenin zenginliğidir. Devlet, bu zenginliği, doğa katilleri, canavarlar, tarafından yok edilmesine nasıl izin verir. Doğa kültürünün, çok az olduğu, şehirleşmenin yerleşim yerlerinin, bu kadar yayılmadığı, doğal alanların, bol olduğu yıllarda çıkarılan bu doğa katliam yasası, Doğa kültürünün, toplum tarafından büyük ölçüde sahiplenildiği, doğal alanların giderek daraldığı günümüzde, bu katliam yasası geçerliliğini yitirmiş olmalıdır. İptal edilip kaldırılmalıdır. Bütün doğa alanları da av sporu adı altındaki katliamlara, kapatılmalıdır. Doğada giderek azalan, nesli yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan, doğanın zenginliği, renkleri, güzelliği, kınalı keklikler, ur keklikleri tavşanlar, vaşaklar, tilkiler, kurtlar, sansarlar, porsuklar, ayılar, hatta yaban domuzları, yılanlar. Av alanlarının yasaklanması ile kurtarılmış olacaklardır.
   Yaban Keçilerinin, avlanması, sürekli gündemde olmasından, kutsallığından dolayı, toplumsal koruma altında oldular. Yaşadıkları alanlar, avlanmaya açılmadı. Avlanmalarına izin verilmedi. Giderek doğaya zenginlik kattılar. DERSİM Doğasında İlgi odağı oldular.
   Tarım Orman bakanlığı, Günümüz dünyasına yakışmayan bir yasa ile doğanın katliamını, doğa katillerine, ihale ile satmakta, katliama, izin vermektedir. Katliam yapanlar, para verip, gelip doğamızın renkli güzelliklerini, gözümüzün önünde, resmi izinle, katletmektedirler. Bu günümüz devletine, hiç ama hiç yakışmayan bir izindir. Yasadır. Bu çirkin cinayetten, gelecek kanlı para,  devletin kasasına nasıl girecektir. Anlamak mümkün değil.
    Son günlerde, günün konusu, Tarım Orman Bakanlığının, yaptığı bir doğa katliam ihalesi oldu. Bir Amerikalı gelip Doğamızda belirlenen bir dağ keçisini, katledecekti. Haber, basın kanalları ile duyurulunca, daha önce yapılmak istenilen, benzer ihaleye, gösterilen toplumsal tepki, bu ihaleye de gösterilince, ihale, cinayet, iptal edildi. Tepkimiz üzerine iptal edilen ihale başka bir ilimiz doğasında yapıldı. Dünya güzeli dağ keçisini, ünlü tüfeğiyle katleden Amerikalı, katlettiği dağ keçisinin başında, böbürlenerek, gülümseyerek, kahramanlık pozu vermiş. Bu katliamı da de sosyal medyada sergilemiş. Bu katliam resmini gören herkes, ülkesi adına utanmalıdır. Ben utandım. Çok çok ta üzüldüm. İzin veren bakanlık ta utanmamış olmalıdır.
   Yıl Başı yaklaştı. CORONA Canavarının, dünyayı esir aldığı bu günlerde, bile Doğa katilleri, durmayacaklardır. Kendi eşlerini, çocuklarını, katleden katiller gibi, silahlarını kuşanıp katletmek için doğaya çıkacaklardır. Sadist arzularını yerine getirip, yılbaşına, meze, ziyafet, olsun diye doğayı katletmek isteyeceklerdir. Geçmişte, Çemişgezek feribotunda, bir doğa katilinin, katlettiği yüzlerce, kınalı keklik, ele geçirilmişti. Götürüp, yılbaşında, Elazığ Pavyonlarında meze yapacaklardı.
    Bu yılda, her türlü yasağa rağmen, doğa katilleri, yine sahnede olacaklardır. Bizler, doğaseverler, toplumsal olarak, bunlara, izin vermeyeceğiz. Gözümüz kulağımız üzerlerinde olacak. Doğada olacaktır.
   Biline.
   +    +     +
     DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ
    10 Aralık 1948 yılında, bütün dünya ülkelerinin, davet edildiği, BİRLEŞMİŞMİLLETLERDE, bütün ülkelerin, imzası ile10 ARALIK günü, İNSAN HAKLARI GÜNÜ olarak ilan edilir.
    Bütün ülkelerce, imzalanan BM insan hakları beyannamesine göre
    Bütün insanlar, hür ve eşit doğarlar.
    Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi, servet, doğuş, farkı gözetmeksizin temel haklarda ve bütün hürriyetlerden, istifade edebilir.
    Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti, her ferdin hakkıdır.
    Hiç kimse kölelik ve kulluk altında bulundurulamaz.
    Hiç kimse İŞKENCEYE, gayri insani haysiyet kırıcı cezalara tabi tutulamaz.
    HERKES KANUN ÖNÜNDE EŞİTTİR.
    Yukarıda, sayılan maddeler BM Genel kuruluna katılan, ülkemiz dâhil bütün dünya ülkeleri tarafından imzalanarak kabul edilmiştir.
    Buna rağmen, imzası olan birçok ülkede, insan hakları, yoktur. Uygulanmaz. Demokrasinin, hukukun, olmadığı, demokrasiyle yönetilmeyen, diktatörlükle yönetilen, ülkelerde, bu gün tanınmaz. Bu temel insanlık kanunu uygulanmaz.
   İlimizde, yeni il yönetimiyle birlikte, temel hak ve özgürlükler, insan hakları beyannamesine uygun, korunmaktadır. Güvence altındadır.
  Gönül ister ki, ülkemizin, her karışında, bu insanlık, temel hak ve özgürlükleri, koruna bilse, güvence altında olabilse.
   10 ARALIK gününü, hep, büyük bir coşku ile kutlayabilsek.