Gazete yerime, akşam da eve giderken, ağır adımlarla çevreyi süzerek gittiğim, adımladığım, mekândır.
Oradan geçerken, tekrar lise yıllarımı yaşarım. Kentin sadece var olan iki oteli, ŞAKİRAĞA ile ASİMAĞANIN otellerine o mekândan bakarak orada yatanlara gıpta ederdim.
Kentin en ünlü ŞAKİRAĞA fırını o sokağın, o mekânın köşesindeydi. Henüz açık ekmeğin görücüye çıkmadığı yıllarda, somun ekmekler, bizler için fakir fukara için yağdı. Baldı.
Kentin en ünlü otellerinin yanında en ünlü kahvesi, camdan baktığımız, kokusunu aldığımız, gidip yemek yiyemediğimiz lokantası da o mekândaydı.
Şehre ilk geldiğimde, ilk adımımı o mekânın yanında yere atmış, kamyondan inmiştim.
Şehrin akıllısı SEY UŞEYİ en çok o mekânda, çevresinde görürdük. Ona takılmaları seyrederdik. ŞEY UŞE O mekânın yanında, o yılların ünlü valisinin yolunu kesmiş sigara istemişti. Yakından izlemiştim.
İşte bütün bunların yaşandığı o mekân 10 ADIMLIK ÇARŞIDIR.
Bugünde, her zamanki gibi kalabalıktı. 10 adımlık bir alanda kurulmuş küçük bir halk pazarıydı. Hemen herkes oradaydı. Modern giysili hanımların yanında şalvarlı hanımlar da vardı. Annelerinin eteklerini tutan çocuklar da oradaydılar. Alanların yanında seyredenler de çoktu. Tezgâhların başında toplanmış alıcılar, yoğunluktan sıralarını bekliyorlardı. Önümde yürüyen iki genç kız soydukları ışkınları yiyorlardı. Soydukları kabukları yere atan kıza, arkadaşı,’ “yerden al cebine veya çantana koy. Çevreyi kirletme” diyerek uyardı. Uyarıya sevindim.
Çarşının başköşesine oturmuş, bayan ayakkabı boyacısında, ayakkabılarını boyatan yaşlı adam, çarşıyı seyrediyordu.
10 ADIMLIK ÇARŞININ, küçüklüğüne bakmayın. Kentin en eski, en tarihi çarşısıdır. DERSİM Doğasının küçük yüzüdür. DERSİM Doğasının endemik türleri( başka bir doğada bulunmayan türler) o çarşıda görücüye çıkar. O çarşıda sergilenir. GULİKLERİN kokusu, başınızı döndürür. Pişirmek için değil, koklamak içinde almak istersiniz. Haşlayıp, kavurup yumurta kırdığınızda her türlü kuzu etinden yemeğinden lezzetlidir. En doğal ilaç seviyesinde organiktir. Yararlıdır.
Munzur Dağlarının, Munzur Vadisinin yeşilliğinin rengini almış, IŞKINLAR, sağlığın en büyük tehdidi KANSERE dur diyebilen, engelleyebilen, yüzde yüz organik bir ilaçtır.
Pembe karışık renkleriyle, dertlere deva GULA HERÇ pancarı, sütlü yemlikler, kengerler, yörede yetişmiş bademler çağlalarda, köylerden gelmiş gezen tavuğun yumurtaları, yerli üretim cevizler, nohutlar, kuru fasulyeler, sadır denilen sebze fideleri tezgâhlarda yerlerini almışlardı.
Mevsiminde MUNZUR Dağlarına özgü DAĞ SARIMSAĞI, KUNKOR MANTARI DA, IŞKIN gibi, GULİK gibi, GULA HERÇ gibi dertlere devadır.
Yağmurlar sonrası, ilk kez görücüye çıkan ünlü KUNKOR MANTARI,10 Adımlık çarşıya endam etmişti. Toplanmış kalabalığı bende merak etmiştim. Çuvaldan çıkarılan küçük tepsi büyüklüğündeki mevsimin ilk KUNKOR Mantarlarını, toplanan kalabalık heyecanla seyrederken, onu Munzur Dağlarından getirenin de sevinci heyecanı büyüktü.
O,10 ADIMLIK ÇARŞI, halkın, dar gelirlilerin çarşısıdır. İşsizler, yoksullar, dağlardan topladıklarını orada pazarlayarak geçinmeye çalışırlar.
10 ADIMLIK ÇARŞIYA, Bahar gelmişti. Bir çiçek bahçesi gibi rengarenkti.
Biraz ileride boya sandığının başına oturmuş şehrin ikinci bayan ayakkabı boyacısı, gelip geçenin ayakkabılarına bakıyordu. Benimkine de baktı. Gülümsedim.
O da gülümsedi
Selamımı almıştı.
+ + +
VERİMLİLİK HASFTASI
Eskiden özel ulusal haftalardan biride YERLİ MALI HAFTASIYDI. Hafta, okullarda büyük bir heyecanla beklenir, kutlanırdı. Okullarda öğrenciler, evlerinde buldukları yerli ürünleri, çevrede, köyde yetişen kuru meyveleri, annelerinin yaptıkları yemekleri okulda sergileyerek, arkadaşları ile paylaşarak, sınıfları yerli malı ilgili yazılarla süsleyerek, “YERLİ MALI YURDUN MALI, HERKES ONU KULLANMALI” sloganı ile YERLİ Malı Haftasını büyük bir coşku ile kutlarlardı.
Şimdilerde ise VERİMLİLİK HAFTASI, Devlet katında, SANAYİ TEKNOLOJİ BAKANLIĞI tarafından ülke çapında, 8-14 Mayıs tarihleri arasında, çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
Daha çok okullarda kutlanan haftanın amacı, savurganlıktan uzak, kaynakları en iyi biçimde değerlendirerek üretmektir.
Bilinçli olarak bilgi teknolojisini kullanarak, rekabet edecek kaliteli üretimi sağlamak, kullanmaktır.
VERİMLİLİK, ekonominin, çevrenin gelişimine katkı edecek, tasarruflarda, tercihlerde, bulunmaktır.
İlimizde, Sanayi Teknoloji Müdürlüğünün hazırladığı etkinliğe, bizde, davetliydik.
Geçmişte görev yapmış bir valimizin adını almış MEHMET ALİ TüRKEL Okulunun, en üst katındaki konferans salonu. Öğrencilerle doluydu. Müdire Hanım, davetlileri her zamanki güler yüzüyle karşılıyordu. Salon, renkli giysili öğrencilerle, onların çıkardığı seslerle, çınlıyordu.
OLCAY öğretmenin sunduğu programla, sinevizyon gösteriminin başlaması, öğrencilerin dikkatini sahneye yoğunlaştırmıştı. Üniversiteden gelmiş akademisyenlerin hafta ile ilgili açıklamalarını pür dikkat izleyen öğrenciler, tepkilerini alkışlayarak, ıslık çalarak yapıyorlardı.
Program sonrası çıkışta, öğrencilere ziyafet çeken, ikramda bulunan müdire Hanım, öğrenciler, kadar sevinçliydi.
Fikri TAŞ