Dersim Barosu geçtiğimiz ay 12. Olağan Genel Kurulunu “Savunma susturulamaz herkes için adalet” temasıyla gerçekleştirdi. Genel kurul sonrası baro başkanlığına seçilen Avukat Fatma Kalsen ile yeni döneme dair söyleştik. Kalsen, Türkiye’de ve özel olarak Dersim’de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin hız kesmeden devam ettiğini söyleyerek “Baromuz komisyonlarına ulaşan verilere ve takip edilen davalara bakıldığında özellikle çocuklara ve engellilere yönelik şiddet ve istismar vakalarının endişe verici olduğunu görmekteyiz” dedi.

TALEPLER VE ÖNERİLER YETERİNCE DİKKATE ALINMIYOR"

Bölgedeki 2 kadın baro başkanından, ülkedeki de 13 kadın baro başkanından birisiniz... Ayrıca yönetiminiz de kadın ağırlıklı. Barolardaki erkek ağırlıklı yönetim tablosu neden böyledir, nasıl değişir?

Diğer barolara baktığımız zaman, bölgemizde 2 ve Türkiye genelinde toplam 13 kadın baro başkanının seçilmesi ve baro yönetimlerinde kadın meslektaşlarımızın sayısının oldukça az olması, cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılması ve eşit temsiliyetin sağlanması noktasında ülke olarak bulunduğumuz durumu ortaya koyması açısından gerçekten son derece düşündürücü ve bir o kadar da üzücü bir durum aslında. Türkiye’de kadının hakları alanında yürütülen çalışmalar ve verilen mücadelelere karşılık gelen bir tablo değil maalesef.  Bunun nedenlerini sorguladığımız zaman, toplumsal cinsiyet rollerinin toplumumuzda kadınlara yüklediği ağır sorumluluklar ve bu sorumluklardan kaynaklı olarak çalışan kadın meslektaşlarımızın aile, sosyal ve iş yaşamının yüklediği sorumluluklara ek olarak ayrıca baronun kurumsal çalışmalarına katılmak noktasında yeterli zamanı bulamadıkları yönünde sıklıkla karşılaştığımız bir durumun olduğunu görüyoruz. Bunun dışında, geçmişten bugüne kadar baroların yönetiminde egemen olan erkek egemen zihniyetin, eşit temsiliyet noktasında kadınlara alan açmadığını ve bu yöndeki talep ve önerilerin yeterince dikkate alınmadığını da görüyoruz. Ayrıca, üye sayısı 100’ün üzerinde olan barolarda yönetimde görev almak için 10 yıllık kıdem şartı arandığından, 10 yılın altında kıdemi olan kadın meslektaşlarımızın yönetimde görev almaları maalesef mümkün olmuyor.

Son yıllarda Türkiye’de kadın avukat sayısında ciddi bir artış olduğu dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda yönetimlerde daha fazla kadın meslektaşlarımızın görev alacağını düşünüyorum. Ayrıca baro olarak, önümüzdeki süreçte diğer baroların yönetim, komisyonlar ve üyeleriyle bir araya gelmek suretiyle kadın avukatların baro yönetimlerinde görev almalarını sağlayacak çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.

"YOL ÜCRETİNİ DAHİ KARŞILAYAMAZ DÜZEYDE"

Bir süre önce barolar Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ücret tarifesinin arttırılması için ‘iş yavaşlatma’ diye tarif edilecek bir eylem yaptılar, sanırım avukatlar da ekonomik krizden etkileniyor, ne dersiniz?

Avukatların zorunlu müdafilik görevi kapsamında ‘CMK görevi’ olarak adlandırılan görev kapsamında yıllardır kolluk, savcılık ve mahkemelerde mağdur ve sanık müdafiliği görevi yürütmektedirler. Üstlendikleri bu görev kovuşturma aşaması ve kanun yolları nedeniyle bazen yıllarca devam edebilmektedir. Buna karşılık almış oldukları görev ücreti çok düşük ve hatta yol ücretini dahi karşılayamaz düzeyde kalmaktadır. Bu anlamda yıllardır büyük fedakarlık ve özveriyle yürütülen bu görev artık sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Bundan kaynaklı olarak Türkiye Barolar Birliği öncülüğünde soruna dikkat çekmek ve çözüm getirmek amacıyla bir günlük görev yavaşlatma eylemi icra edilmiş, sonrasında da Adalet Bakanlığıyla görüşme süreci başlamış ve söz konusu süreç halen devam etmektedir. Yapılan görüşmelerle ücretin avukatlık asgari ücret tarifesiyle eşitlenmesi, CMK ödeneklerinin zamanında ödenmesi ve avukatların bu alanda yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi amaçlanmaktadır.

"EN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİ YARGILANAN AVUKATLARIN DURUMU"

CMK ücret tarifesinden, hukuk fakültelerinin sayısının artmasına kadar avukatlık mesleğinin  sorunlarına dair neler söylemek istersiniz? Bunun için Dersim Barosunun Türkiye barolarına önerileri nelerdir?

Avukatlık mesleğinin sorunlarına gelince; Türkiye’de avukatların yaşadıkları sorun alanları oldukça fazladır. En başta, avukatlar görevleri nedeniyle yaşamları tehlike altında olan meslek grupları arasında yer almaktadır. Bugüne kadar birçok meslektaşımız görev sırasında saldırıya uğramış yaşamlarını kaybetmiş ya da yaralanmıştır. Bu saldırılara karşı alınması gereken tedbirler ve saldırganlara yönelik uygulanan yaptırımlar son derece yetersizdir.

Avukatların yukarıda değindiğimiz ekonomik sorunları, sınırsız açılan hukuk fakülteleri diğer sorun alanları olarak ifade edilebilirse de en önemli sorunlardan bir diğeri ise görevleri nedeniyle yargılanan avukatların durumudur. Çevre ve insan hakları alanında görev yapan meslektaşlarımızın bugün halen tutuklu olmaları hukuk adına üzücü bir durumdur. Yine toplumsal davalarda zaman zaman avukatların savunma görevini icra ederken engellemelerle karşılaştıklarını ve hatta fiziki saldırılara maruz kaldıklarını görüyoruz. Bu anlamda temel hak ve özgürlüklere ilişkin ulusal ve ulusal üstü hukuk çerçevesinde hareket edilmesini ve meslektaşlarımızın özgür bir şekilde görevlerini icra etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.  Bu konuda Türkiye baroları olarak ortak tutum belirlemek ve birlikte hareket etme noktasında genel bir görüş birliği söz konusudur. İlerleyen süreçte bunun daha da gelişeceğini umuyoruz.

"DERSİM’İN SORUNLARI, TÜRKİYE’DE YAŞANAN SORUNLARLA DOĞRUDAN BAĞLANTILI"

Toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklarından tutalım da cezaevinde olanların yaşadığı hak ihlallerine,  itirafçı beyanlarının yarattığı mağduriyete kadar, Dersim’in kronik hak sorunları var. Ne dersiniz? Yeni dönemde bunlara ilişkin bir çalışma planınız olacak mı?

Dersim’in temel sorunları, esas olarak Türkiye’de yaşanan sorunlarla doğrudan bağlantılıdır. Çevre sorunlarından, temel hak ve özgürlükler alanında yaşanan sorunlara ve ekonomik sorunlara kadar sorunlar ortak olmakla birlikte, ek olarak bölgemizde yaşanan çatışmalı sürecin toplumun siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamına olumsuz etkilerini de belirtmek gerekiyor. Halihazırda kentimiz ciddi bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Yine ilimizde yürütülmek istenen madencilik faaliyetleri doğamızı ve yaşam alanlarımızı ciddi anlamda tehdit etmektedir. Bu faaliyetlere karşı sivil toplum ve meslek örgütlerinin yanı sıra halkımızın da ciddi bir tepkisi söz konusudur. Yakın zamanda yapılan çevre çalıştayı ve çevre mitingi, Dersim’in bu noktadaki haklı tepkisini ortaya koyması açısından çok önemliydi. Önümüzdeki süreçte açılacak davalar ve yapılacak çalışmalarla doğamızın ve yaşam alanlarımızın korunması konusunda mesafe alınacağını düşünüyoruz. Dersim’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin olarak, baromuz bünyesinde oluşturulacak İnsan Hakları ve Cezaevleri Komisyonu, Çevre Komisyonu, Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu aracılığıyla sorunlar yerinde tespit edilmek suretiyle hukuksal çözümü noktasında çalışmalar yürütülecektir. Çalışmalar olgunlaştıkça kamuoyuyla paylaşılacaktır.

"ERKEK EGEMEN ZİHNİYETİN DÖNÜŞÜMÜ SAĞLANMALI"

25 Kasım’a da kısa bir süre kaldı. Kadın ve Çocuk Hakları Merkezinin çalışmaları ne durumda? Elinizdeki veriler kentteki şiddete dair ne diyor? Halihazırdaki çalışmalarınızı ilerletmek için neler yapılabilir?

25 Kasım ve bu uluslararası dayanışma günü vesilesiyle kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sorununa yönelik baromuzun Kadın Komisyonunun çalışmaları ve Dersim Kadın Platformuyla ortak çalışmalar her yıl olduğu gibi planlama dahilindedir. Türkiye’de ve özel olarak Dersim’de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet maalesef hız kesmeden artarak devam etmektedir. Baromuz komisyonlarına ulaşan verilere ve takip edilen davalara bakıldığında, özellikle çocuklar ve engellilere yönelik şiddet ve istismar vakalarının endişe verici olduğunu görmekteyiz. Kadın cinayetleri, kadınlara yönelik şiddet ve çocukların istismar edilmesi toplumumuzun kanayan yarasıdır. Bu sorunlara yönelik topyekün bir mücadele verilmesi elzemdir. Erkek egemen zihniyetin dönüşümünün sağlanması, farkındalık çalışmaları, caydırıcı tedbirler, cezasızlık politikasına son verilmesi gibi etkenlerle şiddetin azalacağını düşünüyoruz.

"ÇOCUK İZLEM MERKEZİNİN OLMAMASI BÜYÜK SIKINTI"

Kentimizde çocuk izlem merkezi yok. Kentte çok fazla çocuk istismarı ve şiddeti dosyasının olduğu da malum... Bunların giderimi için nasıl çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Çocuk izleme merkezlerinin olmaması, ilimiz için çok büyük bir sıkıntı teşkil etmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastane çatısı altında, cinsel istismar mağduru, çocuğun tekrar örselenmesini engelleyecek biçimde, ilgili kurumlarla koordinasyon içinde çalışan, bütün adli, sosyal ve tıbbi işlemlerin tek merkezde yapılmasına olanak sağlayan fizik donanımlara sahip bir kuruluştur. Önümüzdeki süreçte, ilimizde bu merkezin açılması noktasında, adli merciler ve bakanlık düzeyinde yazışmalar ve görüşmeler yapmak suretiyle yaşanan bu mağduriyetin giderilmesi için çalışmalar yürüteceğiz.

Evrensel Gazetesi/Orhan Kurul